2017 YILI HAVA KALİTESİ RAPORU

 

Atmosferde var olan hava tüm canlılığın temel taşlarından biri olan fotosentez ve solunumun kilit noktasıdır. Ve canlılar vücuda alınan besinleri oksijen ile yakarak enerjiye çeviren metabolizmaya sahiptir. Havayı sadece oksijen olarak değerlendirmek pek uygun değildir. En basitinden içerisindeki su buharı ile tüm meteorolojik olayların gerçekleşmesine imkan sağlamaktadır.

 

HAVANIN “KİRLİ” OLDUĞU NEREDEN ANLAŞILIR?

 

Hava kirliliği, insanlar ve ekosistem üzerinde olumsuz etkilere neden olan havadaki partikül ve diğer zararlı maddelerin belirli bir yoğunluğun üstüne çıkması olayıdır. Bu partiküller canlılara zarar verecek şekilde havada yoğun bir şekilde bulunur. Hava kalitesinin belirlenmesinde; kükürt dioksit, azot oksitler, partikül maddeler, karbon monoksit ve ozon parametreleri göz önünde bulundurulmaktadır. Gerçekleşen bir hava kirliliği uzun vadede hastalıklara sebep olabilmektedir.

 

Toplum olarak yıllardır “kömür” alışkanlığımız süre gelmektedir. Kömür gerek yerli bir ısınma kaynağı olması gerek fiyatının makul olması gerekse yüksek kalorifik değere sahip olması sebepleriyle tercih edilen bir fosil yakıttır. Sadece evsel amaçlı değil endüstride de yaygın kullanılmaktadır.

Fakat kömür kullanımı ile bol miktarda karbon monoksit, kükürt dioksit, azot oksit ve partikül madde salımı gerçekleşmektedir. Salınan bu gaz ve partikül maddeler solunum yolu hastalıklarına, vücut direncinde azalmaya, kalp problemlerine, kansere hatta ölüme bile sebebiyet vermektedir. Ayrıca kömür sadece havayı değil su; toprak ve gıdayı da kirletmektedir. Konu hakkında 2000 yılında Yatağan ‘da Türk Tabipler Birliği’nin görevlendirdiği uzmanlar tarafından bir çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışmada Yatağan Termik Santrali’nin bulunduğu ilçenin devlet hastanesine solunum sistemi sebebiyle yatırılan kişi sayısının Muğla merkez bulunan hastaneye göre 2 katından fazla olduğu tespit edilmiştir.

Bu konuda vatandaş için alt yapı sistemi için çalışmalar yapılması; buna gücü olmayan ailelerin desteklenmesi; tesisler için de teşvik primlerinin uygulanması faydalı olabilir.

 

2017 HAVA KALİTESİ RAPORU

 

TMMOB Çevre Mühendisleri Odasının 20/12/2016-20/12/2017 tarihlerini kapsayan bir rapor yayınlanmıştır. Rapora göre Türkiye giderek artan hava kirliliğine sahiptir.

Partikül maddeler PM10 ve PM2,5 değerleri ile ifade edilmektedir. 10 mikron boyutundaki partiküller solunum yollarında takılı kalmaktadır. 2-3 mikron boyutundaki partiküller ise karaciğere kadar inerek birçok hastalığa sebep olmaktadır. Buna rağmen PM2,5 ölçümleri Türkiye’de 23 ilde yapılmaktadır ve ölçüm yapılmayan günlerin var olduğu yayınlanan raporda belirtilmiştir. Örneğin; Edirne – Keşan yıllık 68 µg/m³ konsantrasyona sahip olmasına rağmen 178 gün ölçüm yapılmamıştır. Ayrıca Isparta’da PM10 ölçümünün dahi yapılmamaktadır ve ölçüm yapılan illerde bile ölçüm yapılmayan gün sayısı bulunmaktadır. Örneğin; Balıkesir- Merkez de 325 gün ölçüm yapılmamıştır.

Rapora göre PM10 dikkate alınarak en temiz iller; Artvin, Bitlis, Eskişehir, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale olarak belirlenmiştir. En kirli illerden bazıları; İstanbul, Ankara, Adana, Bursa, Tekirdağ, Hatay, Yalova, Sakarya, Samsun’dur.

Yine rapora göre kükürt dioksit değerlerinin Türkiye’deki birçok ile sınırları aşmaktadır ve ölçümler düzenli olarak yapılmamaktadır. Örneğin; İstanbul gibi sanayinin merkezi olan ve trafiğin çok yoğun olduğu bir ilde Çatladıkapı ve Selimiye ölçüm istasyonlarında hiç ölçüm yapılmamıştır. Yalova’da bu parametre hiç sınırını aşmamıştır.

Yayınlanan rapor ile azot oksit konsantrasyon değerinin İstanbul, Ankara, Amasya ve Ordu illerinde sınırı aştığı; 199 ölçüm istasyonu olmasına rağmen 142 tanesinde ölçümün yapıldığı ve yapılan ölçümlerde de ölçüm yapılmayan saatlerin fazla olduğu gözlenmektedir. Yalova Altınova ve Armutluda azot oksit konsantrasyonu ölçüm istasyonu bulunmaktadır  ve Altınova’da 1 defa sınır değeri aşılmıştır.

PEKİ, NE YAPMALI?

 

-Öncelikle hava kalitesinin tespitinin doğru olarak yapılması gerekmektedir. Bunun için ülkemizde bulunan ölçüm istasyonu sayısı arttırılmalı ve var olan ölçüm istasyonlarında da düzenli olarak ölçümlerin yapılması sağlanmalıdır.

-Var olan ölçüm istasyonlarında PM10 ve kükürt dioksit ölçümlerinin yanında diğer kirlilik parametrelerinin de incelenmesi sağlanmalıdır.

-Hava kirliliğinin çözümü için önleme planları oluşturulmalıdır.

-Gerek evlerde gerek endüstride kullanılan kömürler kontrol edilmeli; kalitesiz kömür kullanımına izin verilememelidir.

-Şehir planlamaları hava kirliliği göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. Özellikle yeşil binaların arttırılması; yolların ve toplu taşımaların günlük akış göz önünde bulundurularak yapılması şehir içi hava kirliliğinin azaltılmasında faydalı olacaktır.

-Trafikten kaynaklı emisyonların azaltılması için yeşil dalga ve akıllı sinyalizasyon sistemlerinin kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.

-Konu hakkında bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.

-Temiz hava merkezlerinin uyarıları dikkate alınmalıdır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı.

Yorum Yaz


En fazla 500 karakter. 500 karakter kaldı.